DİKKAT! Bu Blog Türkiye'de İlk ve Tek Bir Üniversiteye Bağlı Profesyonel Tiyatroya; Fatih Üniversitesi Sanat Tiyatrosuna Aittir.

16.12.13

Osmanlı'nın yetimi, Bosna'da olmak...

Atalarımızın yıllar önce fethettiği ama sonra geri çekilmek zorunda kaldığı topraklarda, Bosna'dayız
Bosna halen daha bizi unutmamış, biz de onları unutmadık
Dönemin padişahı Bosna'dan çekilmek üzereyken Bosna'lılar "İstanbul'u ver ama bizi bırakma" demişler lakin ne mümkün
Halen daha Osmanlı'yı özleyen halk bir gün geri gelecekler diye beklemekte...
Yıllarca aynı topraklarda yaşayan farklı etnik kökenli topluluklar kardeş gibi bir yaşam sürerken bir gecede beraberliğin bozulup komşunun komşuya düşman kesilmesine kadar varmış olan bu kavgada neyseki boşnak halk topraklarına tutunmuş ta halen daha Müslüman boşnak kardeşlerimiz burada yaşıyorlar

Gelmeden önce havayı daha soğuk bekliyorduk ancak beklediğimiz gibi çıkmadı. Açıkçası derece daha soğuk gösterse bile İstanbul'dan daha sıcaktı. Yalnız güneş semalardan silindiğinde havanın nası soğuduğunu tarif edemem.



Dört günlük turneye ne sığdırabilirsek kardır düşüncesiyle ayağımızın tozuyla Mostar'a doğru yola çıktık. Ancak ilk durağımız ve yemek yeme mekanımız Blagaj Halveti Tekkesi oldu... Tekkenin yanından masmavi sularıyla Buna Nehri akmakta. Burada yediğimiz balığın arkasından biraz tabiatla başbaşa kaldık. Yolda rehberimizden merak ettiğimiz tüm yaşam tarzı bilgilerini aldık.

Bosna'daki evler şahane. Nasıl şirinler, tarif edilemez. Tıpkı çocukluğumuzda resimlerimizde çizdiğimiz evler gibiydiler. Genellikle halk müstakil bahçeli evlerde yaşıyorlar. Para birimleri kayem (Osmanlı'daki kaymeden kalmış olmalı :) Onun dışında yakın tarihte yaşanmış katliamların izleri maalesef hala evlerin duvarlarında kurşun delikleri olarak durmakta. Halkı sanatı seviyor, tiyatro ve sinemaların bizden daha çok rağbet gördüğü kesin. Eğer biz de yetişebilseydik sufi müziği dinlemek için bir etkinliğe katılacaktık. Yalnız sokaklar çok tenha, İstanbul'da yaşayan biri olarak benim için çok ıssızdı. Günün bitiminde boşnakların çok sevdikleri ve bosna için çok kıymetli olan eski cumhurbaşkanları Aliya İzzetbegovic'e ait Türk yapımı belgeseli izledik. Hem onun yaşantısını öğrendik hem de Bosna'nın yakın geçmişteki tarihini... Mahmut Fazıl Coşkun yönetmenliğinde hazırlanan bu belgeseli mutlaka izlemek lazım. Bu belgeseldeki en sevdiğim kısımlardan biriyse eczane duvarına sırpların "burası Sırbistan" yazması üzerine hemen onun altına karşılık olarak boşnakların " aptallar, burası Sırbistan değil, eczane" yazmaları oldu. Topraklarını, milletlerini onurla koruma mücadelesi veren ve dünyanın önde gelen devletlerinden tek bir destek almadan dimdik ayakta kalmayı başaran tüm toplumlara hayranım. Ancak evlerimizde ufak dertlerle boğuşurken bazen çevremizi göremiyoruz. Insanlar nelere göğüs geriyor, bizse hangi dertlerin peşindeyiz. yalandan özgürlük naraları atanlarıysa Allah'a havale ediyorum ve önce sokaktakilerin birbirilerini özgür bıraktıkları, fikirlere, dinlere, kılık kıyafete, yaşam tarzına, etnik kimliğine el atmadan birbirimizi kabul ettiğimiz gün aynılaşmadığımız ancak bir olduğumuz gün olacak diye düşünüyorum.



Neyse gelelim Mostar'a...
Mostar köprüsü şahane!! Ancak keşke orijinali olsa:(
Maalesef atalarımızdan kalma köprümüz yıkılmış ancak Türkiye Devleti yeniden yaptırmış (ellerine sağlık)
Eskiden ordan atlamayana kız verilmezmiş
Bu duruma karşın ekip üyelerimize atlamayı teklif ettiğimizde hiçbiri yanaşmadı.
Sebep olarak havanın soğuk ve kararmış olmasını gösterdiler:)
Ama anlaşıldıki bizimkilere kız mız verilmez!
Evli olanlarsa barajı geçtikleri için bir daha sınava gerek duymadılar :)
Köprüyü gündüz gözüyle de görmek isterdik ancak yolu çok uzundu biz gidene kadar akşam oldu. Gerçi bence akşam manzarası çok daha mistik
Böylesi iyi mi oldu ne! :)


Ertesi gün Travnik'e doğru yola çıktık. Yolda Ahmic Köyüne uğradık çünkü orda toplu katliamın izleri vardı. Onları görmeden, dua etmeden yanlarından geçip gitmemiz vicdansızlık olurdu.


Bu mermer taşta şehitlerin isimleri yazmakta. Görüldüğü gibi Ahmic soyadlı koca bir ailenin sonu olmuş bu katliam. Toplam 116 kişi için toplu mezar olmuş bu bastığımız topraklar.

Tam bu anıtın önünde bir cami var onu da yerle bir etmişler ancak boşnak kardeşlerimiz yeniden inşa etmişler (Allah razı olsun)



Bu fotoğraftaysa şehit kardeşlerimizden birinin dua ederken son nefesini verişine hüzünle bakıyoruz.

Bu yerleri gerçekten görmek lazım. Yakın tarihimizde savaş yok hamdolsun o yüzden bu günümüzün değeri yok bizde. Onlarsa binalarında hala daha savaşın izlerini taşıyorlar. Mermi ve top izleriyle süslü evleri. Hem maddi imkansızlıklardan hem de savaşı unutmamak adına tadilata girmeyen evlerde yaşıyorlar.

Şuan Bosna-Hersek'te üç hükümet var ve bürokratik işlerin ne kadar yavaş ilerlediğini siz düşünün artık.
İş yeri açmak, gelişmek, büyümek.. onlar için öyle zor ki!


Travnik'te boşnak kahvesi içmek ve baklavasını yemek bize nasip oldu, çok şükür!
Kahvede kendimizi tek geçiyorum ancak baklava... Ahh o baklava yok mu, müthişti.
Bizim baklavacılar hep derki yerken tüm katları hissedeceksin. Ama öyle birşey olmaz, o baklava ağzında hamur olur. Lakin boşnak baklavası öyle mi! Hamarat ev hanımlarının tutturabildiği cinsten bir ev baklavası tadında, ancak bu şekilde tarif edebilirim. Üstelikte oldukça hafifti. Bir oturuşta ortalama 5 tane rahat yenir :)
Ardından namaz için medreseye geçtik. Yanlış duymadınız bizde kapanan medreseler orda hala öğretime devam etmekte. Biz girdiğimizde medrese öğrencileri masa tenisi oynuyorlardı. Çat pat türkçe bilen bir hocayla azıcık muhabbet edip günü sonlandırdık.




Aliya İzzetbegovic'in kabrini ziyarete gittik.

En son günümüzü ise çarşıda geçirdik.
Çarşı, bizim kapalı çarşının çok çok ufak bir versiyonu gibi..



Ama çarşıda bir mekan var ki küçük ama içi çok dolu..
Boşnak börekleriyle dolu hem de!
Ben bu kadar lezzetli olabileceklerine ihtimal vermemiştim.
En çok kıymeli ve peynirlisini sevdim. 
Bir dakka patatesli de çok iyiydi.
Ispanaklısı hele yemeye doyum olmaz cinsinden..


Burç Üniversitesi Rektörü bizi makamında ağırladı. Ve gitmeden önce hem kendisiyle hem de öğrenci arkadaşlarla veda fotoğrafı çekildik.
Kendilerini üniversitemize davet ederek Bosna'daki son dakikalarımızı tamamladık.


VE SON OLARAK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder