DİKKAT! Bu Blog Türkiye'de İlk ve Tek Bir Üniversiteye Bağlı Profesyonel Tiyatroya; Fatih Üniversitesi Sanat Tiyatrosuna Aittir.

26.11.13

Fatih Sanat'ta Bu hafta // 18 - 24 Kasım 2013

Başta Sanat Yönetmenimiz, Hocamız Aydemir Gültekin olmak üzere,
En kıymetlilerimiz canımız öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü Kutluyoruz...

Bu güzel hafta da biz de onları yalnız bırakmadık.
Cinnet-i Tercih oyunumuzla ayaklarına kadar gittik, bu sıkıntılı günlerde yüzlerine biraz tebessüm hediye edelim dedik...


Hafta başı Nevşehir'deydik.
Nevşehir gündüzleri yanıyo, geceleri donuyor!
Bu gidişimizde kısmetliydik de güzel Nevşehir'i gezme fırsatı bulduk.





Nevşehir'in ardından Konya'ya, onun ardından da Cizre'ye geçtik.
Şırnak, Cizre gibi yerler maalesef batıda yaşayanlar tarafından çok tehlikeli bir bölge gibi görünüyor.
Ancak orda da yaşam var.
İnsanlar günlük yaşamlarını sürdüyor. Hatta bir etkinlik olduğunda ki çok az oluyor insanlar hemen katılım sağlıyorlar. 
6 seans oyun oynadık hepsi de kalabalıktı.
İnsanların yoğun ilgisiyle karşılaştık.
Tamamen tehlikesiz bir bölge de diyemeyiz.
Ancak tehlikesi üzülerek söylüyorum ki küçük yaşta çocukların eğlence olsun diye patlayan ne varsa ona karşı yoğun ilgi göstermeleri!
Birşeyler patlatmak zarar vermek eğlence olmuş.
O yüzden de yapılacak her bir etkinlik halk için bir umut!

Turnemiz Tokat, Yozgat ve Sakarya olarak devam ediyor... Fatih Sanat Türkiye'yi geziyor!


18-24 KASIM
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

'ZAMANLA' Cinneti Tercih çok güzel yerlere gelecek Şırnak 'a geldiğiniz için teşekkür ederiz ...

tek kelimeyle "harika"cizreye tekrar bekleriz...

süperdiniz süper :) yok böyle bi komedi :)

evet hayalim oyuncu olmaktı ve sizi izlerken hiç pişman olmayacağımı anladım. tekrar cizreye bekleriz:))

grçekten muhtşemdi cizreye geldiğniz için çok tşk ederiz burda böle aktiviteler çok az sizi gördüğümüze sevindik

emeğinize yüreğinize sağlık. Çöldeki vaha gibiydiniz. Cizremize şeref verdiniz.







18.11.13

Bir Pazar Günü

17 Kasım Pazar günü, dershane öğrencilerine Cinnet-i Tercih'i sahneledik.


17 KASIM DERSHANE ÖĞRENCİLERİ
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

ygs magduru bı ogrencının hali ancak bu kadar guzel sahnelenebılırdı heralde :)

Çok güzeldii , çook güldüm . bu aralar buna ihtiyacı vardı :) Harikasınız ! :)

Siz bir harikasınız !

İyi kafa dağıttık

"Sayısal kabusa döndü, sözel düşlere dönüştü" yılın en iyi şarkısı ödülü size gitsin :D

----

Ardından yeni kadrosuyla Aralık ayında Bosna'da seyirci karşısına çıkacak olan Gül Devri "EV" oyunumuzun provasını yaptık.



15.11.13

Aşure



Aşureler için ikram sponsorumuz Asuman Hanım'a teşekkürler...

14.11.13

Oyun Hakkında // Kızılırmak


Sanat Yönetmenimiz Aydemir Gültekin'in Devlet Tiyatrolarına ait Kızılırmak oyunu hakkındaki yazısı...



DİREN KIZILIRMAK !
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun yerli oyunlar portföyünde bulunan “Kızılırmak” adlı oyununu izleme fırsatım oldu. Adından da anlaşılacağı üzere Anadolu motifleriyle bezeli, Anadolu atmosferini, karakterini yansıtacak bizden bir oyun izlemek üzere biletimi alıp salonda ki koltuğuma oturdum. Pek az gösterişli, soyut bir dekor karşıladı ilk olarak. “Hah tamam işte Anadolu’nun o sade gösterişsiz ama her daim sıcak havasını yansıtmaya çalışmışlar” dedim kendi kendime diğer seyirciler yerini alırken.
Oyun broşüründe yazanlar bana Anadolu saflığında bir sevginin hikâyesini izleyeceğimi fısıldıyordu. Ne de olsa çoban ve ağa kızının aşk hikâyesi ne kadar klasik bir konudur ve ne kadar klasik olursa olsun yüzyıllardır dikkat çeken ve çekmeye devam edecek olan bir konudur.
Gong vuruldu ve perdeeee….



İlk olarak koyun postuna bürünmüş oyuncular, çoban köpekleri ve her an koyunlardan birini alıp götürecekmiş gibi çevrelerinde dört dönen kurtlar sahne aldı. Hoş ama bir koyun için pekte alışık olmadığı bir koreografi ile dans etti tüm sahnedekiler, akabinde esas oğlan Çoban Selim boy gösterdi. Oyunun beklemediğim şekilde müzik ve dans destekli olması biraz yabancılaştırdı beni oyuna. Biraz da anlatılmak istenen konuya… Ama çoban Selim, sevdiği ağa kızı Hatice, üvey anne ve yaşlı ama zengin ağa karakterleri yabancımız değildi neyse ki! Oyuna kendimi veremiyordum bir türlü belki de her oyuncunun 2-3 kelamdan sonra meramını besteli, güfteli sözlerle anlatmasındandı bu sıkıntım. Bunun yanı sıra –bir oyuncu hariç- diğer tüm oyuncularının seslerinin kötü olmasının da etkisi vardı sanırım.


Hikâye bilindikti bilindik olmasına ama araya eğreti otu gibi sokuşturulan şarkı sözlerine kulak kabartınca…-Yok canım bu kadarda olmaz, dedim. Koyunlar adeta Taksim meydanında slogan atıyordu. Ağaya karşı güya çobanı savunuyorlardı. Hatta bir ara çobanı da bırakıp küresel meselelere el attılar. Sözler gitgide daha keskinleşiyordu. Keskinleştikçe daha da Taksim’e dönüyordu sahne.-Diren, diyordu çobana koyunlar, –Çoban Selim diren… Acaba yanlış yere mi geldim. Ben “Kızılırmak” oyunu için bilet almışken sahnede başka kızıllıklar oluyordu. Devletin maaşlı oyuncusu, devletin sahnesinde, devletin parasıyla(aynı zamanda benim paramla) haykırıyordu Hüseyin ağa üzerinden devlete… ve bunu saf, temiz Anadolu sevdalık hikayesini kendine perde ederek yapıyordu. Oyunda replikler basit kaçmış, boşver replikleri şu diren nidalı, gezi imalı şarkılarımıza bakın bizim diyorlardı. Enstrümanlara hiç değinmiyorum bile. Müzikler Kızılırmak ruhuna Fatiha okutmuş, kokteyl müziğine dönmüş. Araya kavalı ara ara sıkıştırmaları da kurtarmamış maalesef bu fecaati. Salona gelen seyircilerin bir kısmı maalesef sanat estetiğinden yoksun bir şekilde parti mitingine gelen kitleler gibiydi oyunun sonunda. Etki-tepki böyle bir şey olsa gerek. Yoksa kel başa şimşir tarak mı demeliyim?
Neyse esas hikâye şu ki; Hüseyin ağa, çoban Selim’e kızını bir şartla o da tüm gece boyunca tuz yalayacak olan koyunları ertesi gün su içmeden suyun diğer tarafına geçirmesi karşılığında vereceğini söyler. Çoban selim kavalının nağmeleriyle bunu başarır ama ağa sözünde durmaz. Hatice’yi isteyen diğer köyün ağasının oğlu Mehmet ise kâhyanın gazına gelir ve silahını çekerek Selim’e ateş eder. Ama kurşunun önüne bir cengâver gibi Selim’in sırdaşı “Karakoyun” atlar (burası ilginç oldu) ve çoban yerine koyun ölür.
Tebrik ediyorum böyle saf bir hikâyeyi bile böyle kirli olaylara alet edebilen sanatçılarımızı!

Bu arada oyunda bir tek Karakoyun’u oynayan oyuncunun sesi gerçekten güzeldi. O da öldü zaten… 

13.11.13

Süleymaniye'de Sabah Namazı

Sabah daha gün ağarmadan düştük yollara, amaç Süleymaniye Camii'ne biraz daha erken gidip kimsecikler yokken o uhrevi havayı soluyabilmekti...
Öyle de oldu, kimsecikler yoktu hem de kimsecikler!
Sadece kuşlar vardı.
Caminin üzerinde bir o yana bir bu yana salınmaları ve kubbelerin altında onları izlemek gerçekten çok güzeldi.



İçeriye geçince daha da iyi anladık ki Süleymaniye biraz yalnız kalmıştı.
Oysaki İstanbul'un en büyük ve en görkemli camisiydi o.
Dolup taşması gerekmez miydi...


Kendi tarihini görmek istiyorsa insan, oraya gitmeli...
Keşmekeş binalar arasında yapayalnız bir Muhteşem Sülemaniye!

Gene de kızmadı bize...
Tüm güzelliğini ve huzurunu açtı bizlere
Namaz sonrası o müthiş manzarasını hayran hayran izletti
İnsanı büyülerken aynı zamanda da hüzünlendiren manzarasını...



Allah nasip ederse inş.
Tekrar gelmek üzere sözleştik ve ayrıldık kendisinden






8.11.13

Kuklalar ve Minikler

Başlığı yazarken bile korktum
Onlara minikler, çocuklar, küçükler gibi hitaplar kullanmanızı asla tavsiye etmem
Zira bu kelimelere karşı çok duyarlılar.
Ama onun dışında öyle tatlılar ki hepsini kucaklayasınız gelir.
Kendileri erken yaşta üniversiteli olmuş ekstra zeki şahsiyetlerdir.
Mekanları Fatih Üniversitesi Kreşi olup, onları hava güzel olduğunda bahçelerinde oyun oynarken görebilirsiniz.


Dün biz de onları bir ziyaret edelim, hallerini hatırlarını soralım dedik.
Sağolsunlar onlar da bizi çok sevdiler
Bizim dışımızda yanımızda getirdiğimiz misafirlerimizi de çok hoş karşıladılar.
O gün yanımızda karagöz ile hacivat vardı.



Sonra Karagöz ile Hacivat ayrıldı
Yerine çeşit çeşit dans edip, şarkı söyleyen kuklalar geldi.




Neticesinde çok güzel bir gün geçirdik
Günün sonunda Laz ile Aycemal böyle kucaklaşıp ayrılar :)


5.11.13

İyiki Doğdun Kutlamaları // Bahadır Bıyıklı

Ofisin bu yıl ilk doğum günü kutlaması Bahadır Bıyıklı için yapıldı.
Aslında cumartesi günü doğum günüydü ama biz sürpriz olsun tahmin edemesin diye bugün kutladık :P
Doğum günlerinin en güzel yanı tabiki PASTA!!
Neyse bu arada yeni yaşın hayırlı olsun Bahadır Abi, Nice Fatih Sanat'lı Senelere...