DİKKAT! Bu Blog Türkiye'de İlk ve Tek Bir Üniversiteye Bağlı Profesyonel Tiyatroya; Fatih Üniversitesi Sanat Tiyatrosuna Aittir.

27.12.13

Sanat Engel TANIMAZ !!!

Geçtiğimiz günlerde Fatih Üniversitesi'nde çok anlamlı ve çok başarılı bir etkinlik gerçekleşti.
Geneli Down Sendromlulardan oluşmak üzere zeka engeli bulunan arkadaşlarımız bir tiyatro sahnelediler.
Down Cafe tarafından hazırlanan oyun seyircilerden yoğun ilgi gördü.
Tıklım tıklım dolan salon program sonunda alkışlamaktan ve gülmekten yorgun düştü.
Down Cafe Oyuncuları, hazırcevaplılıkları, sevimlilikleri ve yetenekleriyle bizleri kendilerine hayran bıraktılar. 
Beğenileceklerini tahmin etmiştik ancak böyle mükemmel bir show sergileyeceklerini hiç ummamıştık.
Ve şuna kanaat getirdik ki "Sanat Engel Tanımıyor"
Aksine engellerden besleniyor!


Onlara ulaşmak isterseniz Profilo Alışveriş Merkezi'nin sokağında Down Cafe'ye gidebilirsiniz.
Ayrıca cafe'de onların hazırladığı ikramları da yeme fırsatı bulabilirsiniz.

Onları bizle tanıştıran Psikoloji Kulübü'ne, Down Cafe'nin kuruluşunda emeği geçenlere, oyunu sahneleyen yönetmene ve farklılıklarıyla dünyayı güzelleştiren tüm engelli arkadaşlarımıza
teşekkür ederiz. 

26.12.13

Güldürüklü Teatero

Tiyatro Fatih görücüye çıktı!
Başta sanat yönetmenimiz olmak üzere Fatih Sanat ekibinin kanatları altında özgürce uçmaya başlayan kardeş ekibimiz, bu senenin ilk meyvesini verdi.
"Güldürüklü Teatero" adlı tiyatro gösterisi 25 Aralık günü Fatih Üniversitesi Farabi Salonu'nda seyirci karşısına çıktı.




Sunuculuğunu Maxim Cassir'in üstlendiği programda, Aydemir Gültekin, Hasan Ali Göncü ve Baran Mermer jüri üyeliği, Alper Aykut Yayla ve Ali Çakır ise teknik masada görev aldılar.
Üç gruba ayrılan ekipler Aslı Hoca eşliğinde Pijamalılar grubu; "Pijamalı Adam", Bahadır Hoca eşliğinde Orta Oyuncular; "Rejimdeyiz", Akın Hoca eşliğinde Demsizler; "Deliliğe Övgü" adlı skeçleri sahnelediler.






Gösterinin ilerleyen bölümlerinde sunucudan gelen sorulara eğlenceli ve zeki cevaplar vermek üzere üç ekip sahneye çıktı ve soru-cevap etabı eğlenceli anları beraberinde getirdi.
Son bölümdeyse doğaçlama konular dağıtıldı.
Konuların arasında "hadımköy otobüsü", "yanlış cenaze" ve "açık oturum" vardı.









Yarışmanın ardından sonuçlar açıklandı ve Orta Oyuncular birinci oldu.
İkinciliği ise diğer iki ekip paylaştı.

Ancak gösterinin sonunda kazanan tüm ekip oldu.
Muhteşem bir deneyimle sahne korkusunun atılmasının ardından özgüven ve yeteneklerini pekiştirdiler.
Buradan programda emeği geçen herkesi tekrar tebrik ediyoruz...

16.12.13

Osmanlı'nın yetimi, Bosna'da olmak...

Atalarımızın yıllar önce fethettiği ama sonra geri çekilmek zorunda kaldığı topraklarda, Bosna'dayız
Bosna halen daha bizi unutmamış, biz de onları unutmadık
Dönemin padişahı Bosna'dan çekilmek üzereyken Bosna'lılar "İstanbul'u ver ama bizi bırakma" demişler lakin ne mümkün
Halen daha Osmanlı'yı özleyen halk bir gün geri gelecekler diye beklemekte...
Yıllarca aynı topraklarda yaşayan farklı etnik kökenli topluluklar kardeş gibi bir yaşam sürerken bir gecede beraberliğin bozulup komşunun komşuya düşman kesilmesine kadar varmış olan bu kavgada neyseki boşnak halk topraklarına tutunmuş ta halen daha Müslüman boşnak kardeşlerimiz burada yaşıyorlar

Gelmeden önce havayı daha soğuk bekliyorduk ancak beklediğimiz gibi çıkmadı. Açıkçası derece daha soğuk gösterse bile İstanbul'dan daha sıcaktı. Yalnız güneş semalardan silindiğinde havanın nası soğuduğunu tarif edemem.



Dört günlük turneye ne sığdırabilirsek kardır düşüncesiyle ayağımızın tozuyla Mostar'a doğru yola çıktık. Ancak ilk durağımız ve yemek yeme mekanımız Blagaj Halveti Tekkesi oldu... Tekkenin yanından masmavi sularıyla Buna Nehri akmakta. Burada yediğimiz balığın arkasından biraz tabiatla başbaşa kaldık. Yolda rehberimizden merak ettiğimiz tüm yaşam tarzı bilgilerini aldık.

Bosna'daki evler şahane. Nasıl şirinler, tarif edilemez. Tıpkı çocukluğumuzda resimlerimizde çizdiğimiz evler gibiydiler. Genellikle halk müstakil bahçeli evlerde yaşıyorlar. Para birimleri kayem (Osmanlı'daki kaymeden kalmış olmalı :) Onun dışında yakın tarihte yaşanmış katliamların izleri maalesef hala evlerin duvarlarında kurşun delikleri olarak durmakta. Halkı sanatı seviyor, tiyatro ve sinemaların bizden daha çok rağbet gördüğü kesin. Eğer biz de yetişebilseydik sufi müziği dinlemek için bir etkinliğe katılacaktık. Yalnız sokaklar çok tenha, İstanbul'da yaşayan biri olarak benim için çok ıssızdı. Günün bitiminde boşnakların çok sevdikleri ve bosna için çok kıymetli olan eski cumhurbaşkanları Aliya İzzetbegovic'e ait Türk yapımı belgeseli izledik. Hem onun yaşantısını öğrendik hem de Bosna'nın yakın geçmişteki tarihini... Mahmut Fazıl Coşkun yönetmenliğinde hazırlanan bu belgeseli mutlaka izlemek lazım. Bu belgeseldeki en sevdiğim kısımlardan biriyse eczane duvarına sırpların "burası Sırbistan" yazması üzerine hemen onun altına karşılık olarak boşnakların " aptallar, burası Sırbistan değil, eczane" yazmaları oldu. Topraklarını, milletlerini onurla koruma mücadelesi veren ve dünyanın önde gelen devletlerinden tek bir destek almadan dimdik ayakta kalmayı başaran tüm toplumlara hayranım. Ancak evlerimizde ufak dertlerle boğuşurken bazen çevremizi göremiyoruz. Insanlar nelere göğüs geriyor, bizse hangi dertlerin peşindeyiz. yalandan özgürlük naraları atanlarıysa Allah'a havale ediyorum ve önce sokaktakilerin birbirilerini özgür bıraktıkları, fikirlere, dinlere, kılık kıyafete, yaşam tarzına, etnik kimliğine el atmadan birbirimizi kabul ettiğimiz gün aynılaşmadığımız ancak bir olduğumuz gün olacak diye düşünüyorum.



Neyse gelelim Mostar'a...
Mostar köprüsü şahane!! Ancak keşke orijinali olsa:(
Maalesef atalarımızdan kalma köprümüz yıkılmış ancak Türkiye Devleti yeniden yaptırmış (ellerine sağlık)
Eskiden ordan atlamayana kız verilmezmiş
Bu duruma karşın ekip üyelerimize atlamayı teklif ettiğimizde hiçbiri yanaşmadı.
Sebep olarak havanın soğuk ve kararmış olmasını gösterdiler:)
Ama anlaşıldıki bizimkilere kız mız verilmez!
Evli olanlarsa barajı geçtikleri için bir daha sınava gerek duymadılar :)
Köprüyü gündüz gözüyle de görmek isterdik ancak yolu çok uzundu biz gidene kadar akşam oldu. Gerçi bence akşam manzarası çok daha mistik
Böylesi iyi mi oldu ne! :)


Ertesi gün Travnik'e doğru yola çıktık. Yolda Ahmic Köyüne uğradık çünkü orda toplu katliamın izleri vardı. Onları görmeden, dua etmeden yanlarından geçip gitmemiz vicdansızlık olurdu.


Bu mermer taşta şehitlerin isimleri yazmakta. Görüldüğü gibi Ahmic soyadlı koca bir ailenin sonu olmuş bu katliam. Toplam 116 kişi için toplu mezar olmuş bu bastığımız topraklar.

Tam bu anıtın önünde bir cami var onu da yerle bir etmişler ancak boşnak kardeşlerimiz yeniden inşa etmişler (Allah razı olsun)



Bu fotoğraftaysa şehit kardeşlerimizden birinin dua ederken son nefesini verişine hüzünle bakıyoruz.

Bu yerleri gerçekten görmek lazım. Yakın tarihimizde savaş yok hamdolsun o yüzden bu günümüzün değeri yok bizde. Onlarsa binalarında hala daha savaşın izlerini taşıyorlar. Mermi ve top izleriyle süslü evleri. Hem maddi imkansızlıklardan hem de savaşı unutmamak adına tadilata girmeyen evlerde yaşıyorlar.

Şuan Bosna-Hersek'te üç hükümet var ve bürokratik işlerin ne kadar yavaş ilerlediğini siz düşünün artık.
İş yeri açmak, gelişmek, büyümek.. onlar için öyle zor ki!


Travnik'te boşnak kahvesi içmek ve baklavasını yemek bize nasip oldu, çok şükür!
Kahvede kendimizi tek geçiyorum ancak baklava... Ahh o baklava yok mu, müthişti.
Bizim baklavacılar hep derki yerken tüm katları hissedeceksin. Ama öyle birşey olmaz, o baklava ağzında hamur olur. Lakin boşnak baklavası öyle mi! Hamarat ev hanımlarının tutturabildiği cinsten bir ev baklavası tadında, ancak bu şekilde tarif edebilirim. Üstelikte oldukça hafifti. Bir oturuşta ortalama 5 tane rahat yenir :)
Ardından namaz için medreseye geçtik. Yanlış duymadınız bizde kapanan medreseler orda hala öğretime devam etmekte. Biz girdiğimizde medrese öğrencileri masa tenisi oynuyorlardı. Çat pat türkçe bilen bir hocayla azıcık muhabbet edip günü sonlandırdık.




Aliya İzzetbegovic'in kabrini ziyarete gittik.

En son günümüzü ise çarşıda geçirdik.
Çarşı, bizim kapalı çarşının çok çok ufak bir versiyonu gibi..



Ama çarşıda bir mekan var ki küçük ama içi çok dolu..
Boşnak börekleriyle dolu hem de!
Ben bu kadar lezzetli olabileceklerine ihtimal vermemiştim.
En çok kıymeli ve peynirlisini sevdim. 
Bir dakka patatesli de çok iyiydi.
Ispanaklısı hele yemeye doyum olmaz cinsinden..


Burç Üniversitesi Rektörü bizi makamında ağırladı. Ve gitmeden önce hem kendisiyle hem de öğrenci arkadaşlarla veda fotoğrafı çekildik.
Kendilerini üniversitemize davet ederek Bosna'daki son dakikalarımızı tamamladık.


VE SON OLARAK...

6.12.13

Sakarya'nın Misafirperver Hanımları


Geçtiğimiz günlerde Sakarya Serdivan'da Cinnet-i Tercih'i sahneledik.
Genellikle davet edildiğimiz yerlerde beyler tarafından ağırlanırken bu defa bayanlar tarafından misafir edildik.
"Hanım eli deymiş gibi" derler ya gerçekten doğru!
Tamam beyler de sağolsunlar onlar da güzel ağırlıyorlar ama hanımların inceliği bambaşka...
Şimdi burda uzun uzadıya hazırlıklarından bahsetmeyeceğim sadece postun sonunda günün sonunda tabaklarımıza kondurdukları jestlerini göstererek yaptıklarına dair bi kuple sunacağım



Bayan öğrencilerden oluşan seyirci kitlemiz de oldukça coşkuluydular.
Kısacası Sakarya'da olmak uzun turnemizin son gününde bizi oldukça motive ederek evimize mutlu bir şekilde dönmemizi sağladı.


SAKARYA SERDİVAN
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

gerçekten çok güzel bir tiyaroydu 4 kişilik dev kadro gibiydiniz zaman nasıl geçti anlamadık çok komik ve anlamlı tiyatroydu

fazla iyiydi ;)

Keşke bitmeseydi :)

allah razı olsun bize kendimizi hatırlattı

çok güzeldi gülmekten yoruldumm :)

ama tabi gülmekten sesimin kısıldığı bir gerçektir.

Gülmekten gözümden yaş geldi ya çok iyiydi :DSDS

gösterinin babasısınız ya o kadar kaliteli esprileri bu kadar kısa zamanda hiç bir araya getiren olmamıştı :)

hatta eve dönüş yolunda romantik şarkı dinlerken hala gülümsediğim bir gerçektir


26.11.13

Fatih Sanat'ta Bu hafta // 18 - 24 Kasım 2013

Başta Sanat Yönetmenimiz, Hocamız Aydemir Gültekin olmak üzere,
En kıymetlilerimiz canımız öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü Kutluyoruz...

Bu güzel hafta da biz de onları yalnız bırakmadık.
Cinnet-i Tercih oyunumuzla ayaklarına kadar gittik, bu sıkıntılı günlerde yüzlerine biraz tebessüm hediye edelim dedik...


Hafta başı Nevşehir'deydik.
Nevşehir gündüzleri yanıyo, geceleri donuyor!
Bu gidişimizde kısmetliydik de güzel Nevşehir'i gezme fırsatı bulduk.





Nevşehir'in ardından Konya'ya, onun ardından da Cizre'ye geçtik.
Şırnak, Cizre gibi yerler maalesef batıda yaşayanlar tarafından çok tehlikeli bir bölge gibi görünüyor.
Ancak orda da yaşam var.
İnsanlar günlük yaşamlarını sürdüyor. Hatta bir etkinlik olduğunda ki çok az oluyor insanlar hemen katılım sağlıyorlar. 
6 seans oyun oynadık hepsi de kalabalıktı.
İnsanların yoğun ilgisiyle karşılaştık.
Tamamen tehlikesiz bir bölge de diyemeyiz.
Ancak tehlikesi üzülerek söylüyorum ki küçük yaşta çocukların eğlence olsun diye patlayan ne varsa ona karşı yoğun ilgi göstermeleri!
Birşeyler patlatmak zarar vermek eğlence olmuş.
O yüzden de yapılacak her bir etkinlik halk için bir umut!

Turnemiz Tokat, Yozgat ve Sakarya olarak devam ediyor... Fatih Sanat Türkiye'yi geziyor!


18-24 KASIM
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

'ZAMANLA' Cinneti Tercih çok güzel yerlere gelecek Şırnak 'a geldiğiniz için teşekkür ederiz ...

tek kelimeyle "harika"cizreye tekrar bekleriz...

süperdiniz süper :) yok böyle bi komedi :)

evet hayalim oyuncu olmaktı ve sizi izlerken hiç pişman olmayacağımı anladım. tekrar cizreye bekleriz:))

grçekten muhtşemdi cizreye geldiğniz için çok tşk ederiz burda böle aktiviteler çok az sizi gördüğümüze sevindik

emeğinize yüreğinize sağlık. Çöldeki vaha gibiydiniz. Cizremize şeref verdiniz.







18.11.13

Bir Pazar Günü

17 Kasım Pazar günü, dershane öğrencilerine Cinnet-i Tercih'i sahneledik.


17 KASIM DERSHANE ÖĞRENCİLERİ
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

ygs magduru bı ogrencının hali ancak bu kadar guzel sahnelenebılırdı heralde :)

Çok güzeldii , çook güldüm . bu aralar buna ihtiyacı vardı :) Harikasınız ! :)

Siz bir harikasınız !

İyi kafa dağıttık

"Sayısal kabusa döndü, sözel düşlere dönüştü" yılın en iyi şarkısı ödülü size gitsin :D

----

Ardından yeni kadrosuyla Aralık ayında Bosna'da seyirci karşısına çıkacak olan Gül Devri "EV" oyunumuzun provasını yaptık.



15.11.13

Aşure



Aşureler için ikram sponsorumuz Asuman Hanım'a teşekkürler...

14.11.13

Oyun Hakkında // Kızılırmak


Sanat Yönetmenimiz Aydemir Gültekin'in Devlet Tiyatrolarına ait Kızılırmak oyunu hakkındaki yazısı...



DİREN KIZILIRMAK !
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun yerli oyunlar portföyünde bulunan “Kızılırmak” adlı oyununu izleme fırsatım oldu. Adından da anlaşılacağı üzere Anadolu motifleriyle bezeli, Anadolu atmosferini, karakterini yansıtacak bizden bir oyun izlemek üzere biletimi alıp salonda ki koltuğuma oturdum. Pek az gösterişli, soyut bir dekor karşıladı ilk olarak. “Hah tamam işte Anadolu’nun o sade gösterişsiz ama her daim sıcak havasını yansıtmaya çalışmışlar” dedim kendi kendime diğer seyirciler yerini alırken.
Oyun broşüründe yazanlar bana Anadolu saflığında bir sevginin hikâyesini izleyeceğimi fısıldıyordu. Ne de olsa çoban ve ağa kızının aşk hikâyesi ne kadar klasik bir konudur ve ne kadar klasik olursa olsun yüzyıllardır dikkat çeken ve çekmeye devam edecek olan bir konudur.
Gong vuruldu ve perdeeee….



İlk olarak koyun postuna bürünmüş oyuncular, çoban köpekleri ve her an koyunlardan birini alıp götürecekmiş gibi çevrelerinde dört dönen kurtlar sahne aldı. Hoş ama bir koyun için pekte alışık olmadığı bir koreografi ile dans etti tüm sahnedekiler, akabinde esas oğlan Çoban Selim boy gösterdi. Oyunun beklemediğim şekilde müzik ve dans destekli olması biraz yabancılaştırdı beni oyuna. Biraz da anlatılmak istenen konuya… Ama çoban Selim, sevdiği ağa kızı Hatice, üvey anne ve yaşlı ama zengin ağa karakterleri yabancımız değildi neyse ki! Oyuna kendimi veremiyordum bir türlü belki de her oyuncunun 2-3 kelamdan sonra meramını besteli, güfteli sözlerle anlatmasındandı bu sıkıntım. Bunun yanı sıra –bir oyuncu hariç- diğer tüm oyuncularının seslerinin kötü olmasının da etkisi vardı sanırım.


Hikâye bilindikti bilindik olmasına ama araya eğreti otu gibi sokuşturulan şarkı sözlerine kulak kabartınca…-Yok canım bu kadarda olmaz, dedim. Koyunlar adeta Taksim meydanında slogan atıyordu. Ağaya karşı güya çobanı savunuyorlardı. Hatta bir ara çobanı da bırakıp küresel meselelere el attılar. Sözler gitgide daha keskinleşiyordu. Keskinleştikçe daha da Taksim’e dönüyordu sahne.-Diren, diyordu çobana koyunlar, –Çoban Selim diren… Acaba yanlış yere mi geldim. Ben “Kızılırmak” oyunu için bilet almışken sahnede başka kızıllıklar oluyordu. Devletin maaşlı oyuncusu, devletin sahnesinde, devletin parasıyla(aynı zamanda benim paramla) haykırıyordu Hüseyin ağa üzerinden devlete… ve bunu saf, temiz Anadolu sevdalık hikayesini kendine perde ederek yapıyordu. Oyunda replikler basit kaçmış, boşver replikleri şu diren nidalı, gezi imalı şarkılarımıza bakın bizim diyorlardı. Enstrümanlara hiç değinmiyorum bile. Müzikler Kızılırmak ruhuna Fatiha okutmuş, kokteyl müziğine dönmüş. Araya kavalı ara ara sıkıştırmaları da kurtarmamış maalesef bu fecaati. Salona gelen seyircilerin bir kısmı maalesef sanat estetiğinden yoksun bir şekilde parti mitingine gelen kitleler gibiydi oyunun sonunda. Etki-tepki böyle bir şey olsa gerek. Yoksa kel başa şimşir tarak mı demeliyim?
Neyse esas hikâye şu ki; Hüseyin ağa, çoban Selim’e kızını bir şartla o da tüm gece boyunca tuz yalayacak olan koyunları ertesi gün su içmeden suyun diğer tarafına geçirmesi karşılığında vereceğini söyler. Çoban selim kavalının nağmeleriyle bunu başarır ama ağa sözünde durmaz. Hatice’yi isteyen diğer köyün ağasının oğlu Mehmet ise kâhyanın gazına gelir ve silahını çekerek Selim’e ateş eder. Ama kurşunun önüne bir cengâver gibi Selim’in sırdaşı “Karakoyun” atlar (burası ilginç oldu) ve çoban yerine koyun ölür.
Tebrik ediyorum böyle saf bir hikâyeyi bile böyle kirli olaylara alet edebilen sanatçılarımızı!

Bu arada oyunda bir tek Karakoyun’u oynayan oyuncunun sesi gerçekten güzeldi. O da öldü zaten… 

13.11.13

Süleymaniye'de Sabah Namazı

Sabah daha gün ağarmadan düştük yollara, amaç Süleymaniye Camii'ne biraz daha erken gidip kimsecikler yokken o uhrevi havayı soluyabilmekti...
Öyle de oldu, kimsecikler yoktu hem de kimsecikler!
Sadece kuşlar vardı.
Caminin üzerinde bir o yana bir bu yana salınmaları ve kubbelerin altında onları izlemek gerçekten çok güzeldi.



İçeriye geçince daha da iyi anladık ki Süleymaniye biraz yalnız kalmıştı.
Oysaki İstanbul'un en büyük ve en görkemli camisiydi o.
Dolup taşması gerekmez miydi...


Kendi tarihini görmek istiyorsa insan, oraya gitmeli...
Keşmekeş binalar arasında yapayalnız bir Muhteşem Sülemaniye!

Gene de kızmadı bize...
Tüm güzelliğini ve huzurunu açtı bizlere
Namaz sonrası o müthiş manzarasını hayran hayran izletti
İnsanı büyülerken aynı zamanda da hüzünlendiren manzarasını...



Allah nasip ederse inş.
Tekrar gelmek üzere sözleştik ve ayrıldık kendisinden






8.11.13

Kuklalar ve Minikler

Başlığı yazarken bile korktum
Onlara minikler, çocuklar, küçükler gibi hitaplar kullanmanızı asla tavsiye etmem
Zira bu kelimelere karşı çok duyarlılar.
Ama onun dışında öyle tatlılar ki hepsini kucaklayasınız gelir.
Kendileri erken yaşta üniversiteli olmuş ekstra zeki şahsiyetlerdir.
Mekanları Fatih Üniversitesi Kreşi olup, onları hava güzel olduğunda bahçelerinde oyun oynarken görebilirsiniz.


Dün biz de onları bir ziyaret edelim, hallerini hatırlarını soralım dedik.
Sağolsunlar onlar da bizi çok sevdiler
Bizim dışımızda yanımızda getirdiğimiz misafirlerimizi de çok hoş karşıladılar.
O gün yanımızda karagöz ile hacivat vardı.



Sonra Karagöz ile Hacivat ayrıldı
Yerine çeşit çeşit dans edip, şarkı söyleyen kuklalar geldi.




Neticesinde çok güzel bir gün geçirdik
Günün sonunda Laz ile Aycemal böyle kucaklaşıp ayrılar :)


5.11.13

İyiki Doğdun Kutlamaları // Bahadır Bıyıklı

Ofisin bu yıl ilk doğum günü kutlaması Bahadır Bıyıklı için yapıldı.
Aslında cumartesi günü doğum günüydü ama biz sürpriz olsun tahmin edemesin diye bugün kutladık :P
Doğum günlerinin en güzel yanı tabiki PASTA!!
Neyse bu arada yeni yaşın hayırlı olsun Bahadır Abi, Nice Fatih Sanat'lı Senelere...





30.10.13

29 Ekim'de Fatih Sanat

Cumhuriyetimizin 90. yılı hepimiz için hayırlı olsun.
100. yılını da görmek nasip olur inşallah...

29 Ekim'de biz Cinnet-i Tercih'le Fem Öğretmenleri ve aileleriyle beraberdik.
Sabah kahvaltıyla başlayan program çocukları için kukla ve karagöz gösterimiyle devam etti.


Çocuklardan yoğun ilgi gören program, ailelerin Cinnet-i Tercih oyunumuzu izlemek için salona geçmeleriyle beraber sinema gösterimi olarak devam etti.


Öğretmenlerimiz için kapıda küçük hediyelerimiz oldu.
Onun ardından Cinnet-i Tercih başladı ve salondan gelen kahkaha sesleriyle güzel bi oyunu daha sahnelemiş olduk.


29 EKİM FEM DERSANESİ ÖĞRETMENLERİ ÖZEL GÖSTERİM
CİNNET-İ TERCİH TWEETLERİNDEN SEÇMELER

çook ıyı yaaa:)))

fatih universitesi tiyatrosu cok gizel olmus

eski bir tiyatrocu olarak 😉 sizleri tebrik ederim

gulmekten bir cok yeri kacirdim emegi gecenlere tesekkur ediyorum, anadolu turneside yapin




23.10.13

Tiyatro Fatih'le Tanışın


Tiyatro Fatih, Fatih Sanat'ın kardeşi...
Her sene üniversiteden yeni arkadaşların katıldığı, sene içinde rutin tiyatro çalışmalarının yanı sıra oyunlar çıkaran, festivallere katılan, festival yapan, söyleşiler, atölye çalışmaları, oyun okumalarıyla mezun olduklarında sahnenin gücüyle donanımlanacak üniversiteliler onlar...

Geçen senelerden bizimle olan arkadaşların yanına bu sene yenileri de dahil oldu ve bomba gibi bir ekip oldular.

Bu sene hangi oyunu çıkaracakları halen daha sır!
Ancak şunu söyleyebilirim ki yıla hızlı bir giriş yapacaklar... :)







14.10.13

Kurban Paylaşmaktır


Kurban Bayramı'nın sabahı bir başkadır.
Birkaç günlüğüne de olsa dünyanın her yerinde olanın olmayana verdiği günlerin başlangıcıdır o sabah...
Açlıkla savaşan birilerinin beklediği gündür
Ve yine paylaşmak için fırsat kollayan birilerinin imdada yetiştiği gündür o gün...

Hangi tarafta olursanız olun bu güzel günün sizin de bayramınız olması dileğiyle...
Hayırlı bayramlar...



11.10.13

Yağmur


Geçenlerde ofiste bahsi geçmişti. "Bazı insanlar yağmuru hisseder, bazılarıysa sadece ıslanır"
İzleyin.

3.10.13

Baby on Board


Dün ofise minik bir ziyaretçi geldi.
Biz bayılıyoruz böyle tatlı sürprizlere...
Elezana mezunlar ofisinden Ayhan Abinin kızı
Arada bir gelince bize de uğramadan ayrılmıyor okuldan, zaten o daha şimdiden üniversiteli
Aynı zamanda da Fahri Fatih Sanat Oyuncusu :)